Ana Sayfa » Havalar Soğurken Beslenme

Havalar Soğurken Beslenme

Yaz bitti, yeniden günlerin kısalıp gecelerin uzadığı,güneşin kendini daha az hissettirdiği, Eylül, Ekim derken Kasım’a geldik ve yavaş yavaş sonbaharı bitirip kışa girmek üzereyiz. Kış mevsiminin yaklaşmasıyla birlikte hemen hemen herkesten “eyvah kışla birlikte kilolar da geliyor” cümlesi duyulur olur.

Hiç düşündük mü; acaba neden kış aylarında kilo alırız? Aslında bunun cevabı çok basit. Öncelilikle yazın olan hareketliliğimizi, fiziksel aktivite yoğunluğumuzu kışın kaybederiz. Havaların soğumasıyla, yağmur ve karla birlikte kısa yürüyüşlerimizden bile vazgeçeriz. Dolayısıyla aktivitemiz ve bazal metabolizma hızımız azalır ve harcanandan daha fazla enerji alımı ile de kilo almaya başlarız.

Kilo almanın ikinci bir nedeni de gündüzlerin kısa ve gecelerin uzun olmasıdır. Gündüzler kısa olduğundan iş telaşından dolayı beslenmemize çok dikkat etmeyiz. Gün boyu acıktığımızı bile hissetmeyiz, fakat…Gece olunca gün boyu yaşanan uzun süreli açlıkla yemek yememizi kontrol edemez hale geliriz. Yemekler yenilir, üzerine meyveler, tatlılar…Zaten akşamları yavaş olan metabolizma iyice iş göremez hale gelir ve yağlar depolanmaya başlanır.

Kışın kilo almamızdaki diğer bir etken ise soğuklarla birlikte vücut ısımızın azalmasıdır. Vücudumuz soğuklardan kendisini korumak için gerekli bir ısıya ulaşmak zorundadır. Bu ısıya ulaşmak içinde ek olarak enerjiye ihtiyacı vardır. Bu enerji de besinlerden alınır. Biz üşüdükçe enerjiye olan gereksinimimiz artar ve daha fazla besin tüketmeye, özellikle de daha fazla enerji veren besinleri tüketmeye başlarız. Yüksek enerjili besinler genellikle karbonhidrattan (şeker,un vb.) ve yağdan zengin besinlerdir. Bu tür besinlerin fazla miktarda tüketilmesiyle kilo almamız kaçınılmaz olur.

Kışın enfeksiyon hastalıkları, grip, nezle de boy göstermeye başlar. Ama beslenmemize dikkat ederek bu gibi hastalıklardan korunmak ve bunları önlemek de mümkün.

Peki kış aylarında neler yapmalıyız, nasıl yeterli ve dengeli beslenmeliyiz? İşte size bazı tüyolar…

Öğün sayısı ve düzenine dikkat edilmelidir. Metabolizmanın hızlanması ve tokluk hissinin oluşması için 3 ana ve 3 ara olmak üzere 6 öğün beslenmeye dikkat edilmelidir. Ara öğünlerde ise vitamin, mineral ve posadan zengin meyveler veya incir, kayısı gibi kuru meyveler ile ceviz, badem gibi tokluk hissi veren ürünler tercih edilebilir.

Uzun süreli açlıklardan kaçınılmalıdır. Enerji ihtiyacının karşılanması için fast-food ya da yağdan, şekerden zengin besinlere yönelilmemelidir. Kış mevsiminin soğuk günlerinde “tatlı yersem ısınırım” mantığından vazgeçilmeli, gün içerisinde yeterli ve dengeli beslenerek vücudun ısı dengesinin korunması sağlanmalıdır.

Kış aylarında alınan kiloların önlenmesinin bir yolu da aslında her zaman özen göstermemiz gereken su tüketim miktarına dikkat etmekten geçer. Kış aylarında yaz mevsimindeki gibi susama hissimiz çok fazla olmadığından su içmeyi kimi zaman unuturuz. Ancak, günde 2 – 2,5 lt (10-12 bardak) su tüketmemiz gerektiğini, çay, kahve ve gazlı içeceklerin su yerine geçmediğini unutmayınız. Su sindirim sistemimizi düzenlerken bir yandan da açlık hissimizi bastırır. Metabolizmayı da hızlandırdığı için kilo vermeye yardımcı olur.

Kış mevsiminde grip, nezle gibi enfeksiyon hastalıkları sıkça görülmektedir. Bu nedenle bağışıklık sistemimizin güçlenmesinde rol oynayan besin öğeleri, vitamin ve minerallere beslenmede yer verilmelidir. Vitamin ve minerallerden zengin olan sebze ve meyve tüketimi arttırılmalıdır.

Vücut direncinin arttırılması, vücudun savunma sisteminde rol oynayan ve antioksidan olan C vitamini, A vitamini, E vitamini, Çinko içeren besinlerin bol miktarda tüketilmesine dikkat edilmelidir. Sebze ve meyveler lif içerikleri yüksek olduğundan tokluk hissinin oluşmasını ve barsaklarımızın düzenli çalışmasına da yardımcı olacaktır.

Hem sağlıklı bir kış mevsimi geçirmek hem de kış mevsiminde ideal ağırlığımızı korumak çok da zor olmasa gerek. Siz yeter ki yazılan tavsiyelere uyun.

Sağlıklı ve kilo almadan güzel bir sonbahar ve kış mevsimi geçirmeniz dileğiyle…

Dr. Ayhan DAĞ