Ana Sayfa » Utangaçlık

Utangaçlık

Hepimiz birşeylerden, bir zaman utanmışızdır. Bu nedenle utangaçlık duygusunu tanırız. Eğer bu duygumuz çok sınırlı sayıda sosyal ortamda yaşanmışsa ve uzun süreli bir problem oluşturmadıysa, ne güzel. Ancak bazı kişiler için başka insanlarla birarada olmak sürekli bir problemdir. Bu kişiler sosyal ortamlarda kendilerinden hiç bir zaman emin olamazlar ve birileriyle beraber olmadan önce, onlarla birlikteyken ve ayrıldıktan sonra, hep doğru dürüst konuşmak ve davranmak konusunda endişe yaşarlar. Bazen de utangaçlık öyle boyutlarda yaşanır ki, kişi kendini tamamen başkalarından izole eder ve kendini yanlızlığa mahkum eder.

Utangaçlık belli durumlarda da yaşanabilir. Örneğin: kişinin yaşadığı yeri değiştirmesi ve bir başka ortama girmesi, yeni bir iş ortamına ya da okul, hatta sınıf ortamına girmesi, çok sevdiği bir yakınını kaybetmesi, bir hastalık ya da fiziğinde değişikliğe yol açan bir rahatsızlık geçirmesi gibi….

Özetle şunu söylemek mümkündür: Utangaçlık, kişinin yaşantısını engelleyecek ve onun yaşam kalitesini düşürecek düzeyde yaşanıyorsa bir problem oluşturur.

Utangaçlığın Nelerle İlişkisi Var?

Sosyal kaygı, utangaçlıkla iç içe yaşanan yoğun ve rahatsız edici bir duygudur. Çevredeki insanların gözünde utanılacak duruma, aptal durumuna düşme, onlar tarafından reddedilme ya da yetersiz görülme korkusudur. Utangaçlık sorunu olan kişi birileriyle birlikteyken bu kaygıyı nasıl gidereceğine değil “ne kadar çok kaygılı” olduğuna konsantre olur, böylelikle kaygısı daha da artar ve bir kısır döngüye girmiş olur. Bakınız aynı zamanda zihninden geçen otomatik düşünceler nelerdir:

— Kendimi aptal durumuna düşüreceğim.
— Herkes benim gerçekten salak olduğumu düşünecek.
— Söyleyecek hiçbirşey bulamayacağım. Donup kalacağım.
— Eğer ağzımı açarsam sesim bir tuhaf çıkacak.
— Kalbim fena halde çarpıyor, ya kalp krizi geçirirsem.
— Delirebilirim.
— Çok tuhaf görünüyor olmalıyım.
— Bir kaçabilsem.
— Herkes beni süzüyor.
— Ne kadar sıkıcı olduğumu düşünüyorlar.
— Kendimi kontrol edemeyeceğim.
— Kızaracağım, titreyeceğim….

Önemli olan bu düşüncelerin gerçekçi algılar üzerine oturtulmamış, tam tersi, mantık dışı bir korkuya temellendirilmiş olmalarıdır. Çünkü herkesin onları seyrettiğine, zayıflıklarını ya da yetersizliklerini yakalamaya çalıştığına inanırlar, ve kaygının kısır döngüsü arttıkça, düşünceler de iyice çarpıtılır.

Sosyal kaygı utangaç olmayan insanlar tarafından da yaşanır. Ancak, bu kişiler kaygılarını farklı bir biçimde yorumladıkları için aynı kısır döngüye girmezler. Utangaçlık sorunu olanlar bu kaygıyı kendi kişiliklerinin bir parçası olarak görürler, diğerleri ise bunu, bulundukları ortam nedeniyle hissettikleri, geçici bir duygu olarak değerlendirirler, ve “aynı ortamda kim olsa aynı duyguyu yaşardı” diye düşünürler.

Bu yorumlama farklılığı utangaç olmayan kişilerin kendine güvenlerinin daha fazla olmasından kaynaklanmaktadır. Bir başka deyişle bu kişiler sosyal ortamdaki başarılarının kendilerinden, başarısızlıklarının ise dış etkenlerden kaynaklandığını düşünürken, utangaç kişiler, tam tersine, sosyal ortamlardaki başarısızlıklarının kendilerinden kaynaklandığını, başarılarının ise ortam sayesinde gerçekleştiğini düşünürler.

Genelde utangaçlık sorunu olan kişilerde sosyal beceri eksikliği bulunmaktadır. Bir başka deyişle ilişkisini başlatma ve sürdürme konusunda gereken bir takım sözel ya da sözel olmayan davranış becerilerini öğrenmemişlerdir. Örneğin, bir karşılaşma ya da tanışma anında ne yapacaklarını, bir sohbeti nasıl başlatacaklarını ve sürdüreceklerini ve nasıl vedalaşacaklarını bilmezler. Topluluk içinde uzakta bir yerde dururlar, göz göze bakışmaktan kaçınırlar, eğer onlarla konuşursanız çok alçak sesle konuşurlar, konuşurken çok uzun aralar verirler, bir çok şeye ilgisiz gibi davranırlar, yüzlerindeki ifadede neş’e yoktur. Böylelikle o anda çevrede bulunan kişiler, onların kendileri ile ilgilendiklerini hissedemezler, devamlı çevrenin kendileri hakkında ne düşündüğüne konsantre olduklarını bilemezler, tam tersi utangaçların kendileriyle ilişki kurnak istemediklerini sanırlar.

Utangaçlığın Yol Açtığı Sonuçlar

  1. Yeni arkadaşlıklar kurmada ve yeni insanlarla tanışmada güçlük.
  2. Kendi kabuğuna çekilme ve yalnızlık duyguları.
  3. Başkaları tarafından sönük, sıkıcı, soğuk ve ilgisiz olarak algılanma.
  4. Sosyal ortamlarda kendini tanıtamama ve kendine güvenini kazanamama.

Şimdi tüm yazılanlarda kendinize ilişkin bir ortak yan bulduysanız ve utangaçlık sorunununuz olduğuna karar verdiyseniz, sakın her zaman olduğu gibi kendi kendinizi yenilgiye uğratan düşüncelere kapılıp, kendinizi yine kısır bir döngüye sokmayın! Çünkü bu sorununuzla başetmenin yolları var.

Utangaçlıkla Nasıl Başaçıkabiliriz?

Utangaçlığımızın temelinde yatan mantık dışı inançlarımızı değiştirmek:
Michel ve Girodo (1978) kendi çalışmalarından edindikleri deneyimler sonucu ‘utangaçlık’ sorunu olan kişilerin mantık dışı dört temel inançları olduğunu bulmuşlar:

  1. Bir sosyal toplantıda uzun süre durup beklerseniz iyi birşey olur.
    Bu inanç sohbet başlatmak korkusu nedeniyle geliştirilir. Oysa ki, iki kişinin tanışması ya da konuşması için en az bir kişinin çaba göstermesi gerekir. Bu neden siz olmayasınız?
  2. Diğer insanlar sosyal etkinliklere davet edildikleri için ‘şanslılar’.
    Çok yanlış. Tam tersi, bu bir şans işi değildir. Sosyal olarak aktif olan insanlar, başkaları ile tanışmak ve onlarla zaman geçirmek için çaba gösterirler, kulüplere üye olurlar, başkalarını birşeyler yapmak için davet ederler, sohbetlerde yer alırlar ve çok az şeyi ‘şansa’ bırakırlar.
  3. Nerede olursam olayım sosyalleşebilme olanağım hep aynı olacaktır.
    Bu, çaba göstermemek için bir başka bahanedir. Oysa, birçok ‘sosyal kulüb’ün, insanları bir araya getirmek gibi bir işlevi vardır ve etkinliklerine katıldığınız zaman kendinizi birileriyle birlikte birşeyler yaparken bulursunuz.
  4. Biri bana karşı ilgisiz görünüyorsa, o kesinlikle beni sevmiyordur ve hiçbir zaman sevmeyecektir.
    Bu inanç, boş yere kendinizi insanlardan çekmenize ve yalnızlık hissetmenize yol açar. Biri hemen sizinle ilgilenmedi diye bu sizi sevmiyor anlamına gelmez. Sevgi zaman ister ve gelişen birşeydir.

Şimdi gelin, gerçekçi olan inançlar nelerdir, onlara bakalım ve biraz önce okuduğumuz hiçbir işe yaramayan mantık dışı inançların yerine bunları koymaya çalışalım.

  1. Sosyal ortamlarda aktif olmaya başlayabilirim.
  2. Sosyal ortama girince herkes biraz kaygı yaşar, bu nedenle birşeyleri başlatma ya da yapma riskine girmeden önce tamamen gevşemeyi ya da rahatlamayı bekleyemem.
  3. Olmadığım biri gibi davranmama gerek yok. Bu beni daha da çok kaygılandırıyor.
  4. Başkalarının beni çok sert eleştireceğini düşünüyorum, gerçekte kendime karşı acımasız olan benim.
  5. Kendime, sosyal becerilerimi ve deneyimlerimi geliştirmek için mantıklı amaçlar koyabilirim.
  6. Ayrıca, sosyal becerileri çok gelişmiş kişiler de her zaman, % 100 başarılı değiller. Bu nedenle eğer bir etkileşim istediğim gibi iyi gitmezse çok üzülmemeliyim.
    Böylelikle güzel bir başlangıç yapmış oldunuz.

Daha Neler Yapılabilir?

Kendinize Güveninizi Nasıl Artırabilirsiniz?

Kendi zayıf ve güçlü yönlerinizi gösteren bir liste hazırlayın.

Örnek:

<

Güçlü Yönlerim Zayıf Yönlerim
iyi bir dinleyiciyim eleştiriyi hiç sevmem